DÜNYA EVİNDEN MAHŞERE
ALPEREN GÜRBÜZER
Kıyamet aynı zamanda beklenen saat demektir. Tıpkı dünya daki insanoğlu gibi misafir durumda, yani dünyanın miadı Adem (a.s)’dan kıyamete dek yedinci bin senedir. Allah Rasulü altıncı binin sonlarında âleme şeref vermek üzere geldiğine göre beklenen saat binbeşyüzü geçmeyecek. Allahü Teala, Bu kıyamet ne zaman kopacak diye soranlara; De ki; Herhalde çok yakında! (Ahzab 35, Şura 17–18) diye beyan buyurmuştur. Hz. Enes anlatıyor: birisi Hz. Peygamber’e geldi dedi ki:
—Ey Allah’ın Rasulü! Kıyamet ne zaman kopacaktır?
Efendimiz (s.a.v):
—Hay yazık sana sen kıyamet için ne hazırladın? Diye sordu.
Adam:
—Öyle fazla bir ibadet ve taatım yoktur, fakat ben Allah ve Rasulünü seviyorum diye cevap verdi. O zaman Efendimiz (s.a.v):
—O halde siz sevdiklerinizle beraber olacaksın buyurdu.
Oradakiler:
—Evet, buyurdu (Buhari).
Yüce Rabbimiz; O gün mal ve evlatlar sahibine fayda vermez. Fayda verecek tekşey kalbi selimdir (Şuara 88–89) buyurdu.
İLK ALAMETLER
Kıyametin ilk alametlerini ehlisünnet âlimleri; peygamberimizin bu dünyadan ayrılması, cehaletin yayılması, fakir insanların para kazanma ve yüksek binalar yapmada yarışması, fitnelerin yayılması, zina türü fuhuş şeylerin aleni olması, doğan çocuğun nesebinin bilinmemesi, kadınların çoğalması, Müslümanların birbirlerine düşman kesilmesi, zalim insanların iş başına gelmesi, emanetin ehline verilmemesi, zelzele-deprem gibi sarsıntıların çoğalması, ahlaki değerlerin zayıflaması, dünya malına tapılması, yalancı peygamberlerin türemesi, camilerin garip kalması, Kur’anın duvarlara asılı kalması, insanın sabah evinden Müslüman çıkıp, akşama kâfir olarak dönmesi ya da tam tersi olması, insanın yaptıkları ve söyledikleri yüzünden imanını kaybetmesi veya bundan da haberdar olmaması vs. diye sıralarlar…
BÜYÜK ALAMETLER
Kıyametin son alametleri, ashaptan Huzeyfe b. Üseyd el Gıfari (r.anh) anlatıyor:
Biz oturmuş konuşuyorduk, Allah Rasulü yanımıza geldiğinde kıyamet hakkında konuştuğumuzu söyledik. Buyurdular ki;
Şu on şey ortaya çıkmadan kıyamet kopmaz:
—Büyük bir duman insanları saracak,
—Deccal çıkacak,
—Dabbetül Arz denen hayvan çıkıp insanların yüzüne Mü’min veya kâfir olduğunu söyleyecek,
—Güneşin batıdan doğması,
—İsa’nın gökten inmesi,
—Yecüc Mecüc taifesinin çıkıp etrafa yayılması,
—Batıda bir bölgenin yerin dibine batması,
—Doğu da bir bölgenin yerin dibine batması, Aden bölgesinden bir ateşin çıkıp, insanları mahşere sürmesi (Müslim, Fiten 128, Ebu davud, Melahım,3, Tirmizi, Fiten 21).
Ayrıca Arap yarımadasından bir bölgenin yerin dibine batması, hakeza Hz. Mehdi çıkacaktır, yedi sene adaletle hükmedip Hz. İsa ile buluşacak, Deccalı öldürmede Hz. İsa’ya yardımcı olacaktır. Fakat Hz. İsa ve Mehdi vefat ettikten sonra yeryüzü tekrar küfre gark olacak, zulüm tekrar istila edecek, böylece Allahü Tela’nın Yemen tarafından göndereceği yumuşak ve hoş bir rüzgârla hayatta olan bütün Mü’minlerin ruhlarını kabz edecek, dolayısıyla kıyamet kâfirlerin ve şerli insanların üzerine kopacaktır (Müslim).
Seyda Hz.leri (k.s); ‘Kıyametin küçük alametleri zahir olmuştur, hatta kıyametin büyük alametleri vardır ve haktır. Dumanın, Mehdi’nin ve Deccal’in çıkması, İsa (a.s)’ın inmesi, Yecüc ve Mecüc’ün, Dabbetül Arz’ın çıkması, Kur’anın silinmesi ve Kâbe’nin yıkılması gibi kıyametin büyük alametlerindendir. Artık ahir zamandayız, kıyamet arasındayız, çünkü sadece büyük alametler kalmıştır’ diye buyurmaktadır.
MEHDİ VE DECCAL
Büyük alametlerin ilki Mehdi’nin gelmesi ile başlayacak. Mehdi’nin ismi Muhammed, babasının adı Abdullah’tır. Kendisi ehli beyit’ten olup küçük burunlu, dişleri parlak ve seyrek, sakalı sık, uylukları uzun, teni arap renginde, kaşı kavislidir. O aynı zamanda misafirperverliğin yanısıra, karşı gelene de haddini bildirip öldürecek, mezhepleri iptal edip dinden başka da mezhep kalmayacak. O yeryüzü zulüm kapladığı zaman insanlığa kurtuluş olarak gelecek elbet. O Kudüs’ü Şerif’e hicret ederek bidatleri ortadan kaldırıp sünneti ihya edecek, derken Zulkarneyn ve Süleyman (a.s) gibi dünyaya hâkim olacak bir velidir.
Şu muhakkak ki ahir zamanda mağrip memleketinin en uzak mevkiinden Mehdi denen bir zat çıkacak, o günde insanlar her taraftan ve her yerden gelerek Mekke’de Rüknü Yemame ile Makam-ı İbrahim arasında ona tekrar biat edecekler, hâlbuki Mehdi insanları kendisine mağripte yaptıkları biattan sonra ikinci bir biatlaşmayı hoş görmeyecektir (hadis).
Mehdi benim neslimdendir. Alnı geniş ve açıktır. Doğan ve çekme burunludur (hadis).
İmam Mehdi çıkıştan itibaren yeryüzünde yedi yıl hükümdar olarak kaldıktan sonra vefat edecektir. Müslümanlardan namazını kılıp defnedecektir (hadis).
.. kıyamet günü olunca ben ve İsa, Ebubekir ile Ömer’in arasında olarak bir mezarlıktan kalkacağız.(hadis).
Eğer İsa hayatta olsa, onun için bana uymaktan başkası caiz değildir.(hadis)
İşte bu ve buna benzer pek çok konuda hadisler kıyamet alametlerinin olabileceğine dair ışık veriyor.
Allahü Teala; İsa’nın inişi kıyamet alametlerindendir (Zuhruf/61) buyuruyor. İsa (a.s) yeryüzüne indiğinde Mehdi’ye yardım edecek. Haç’ı kıracak, domuzu öldürecek, cizye vergisini kaldıracak, mal-servet çok olacak, hatta İslam’dan başka milletler yok olacak, Deccal’i helak edecek, yeryüzü güven içerisinde olacak. Nitekim bu konuda hadis-i şerifler:
Âdem den sonra yeryüzünde Deccalın giremediği hiçbir yer kalmaz. Ancak Mekke, Medine, Beytül Makdis ile Tur dağı müstesnadır. Çünkü Melekler Deccal’ı tard edip bu yerlere sokmazlar.
Onu İsa (a.s) öldürecektir. Allah Deccali (Şam ile Taber’ye arasında mevki olan), Efik (Şam beldelerinden havran ile pur arasında bir köy) yokuşu yanında öldürüp helak eder.
Âdem (a.s)’ın yaratılmasıyla kıyametin kopması arasında Deccalden daha büyük fitneli hiçbir mahlûk yoktur. Hiçbir Peygamber yoktur ki, ümmetini ondan korkutmuş olmasın.
O, Hulle’den Şam ile Irak arasında bir yoldan çıkacaktır. Sağında ve solunda orduları bulunacak, yeryüzünü ifsada çalışacaktır. Önünde yetmişbin İsfahan Yahudisi bulunacak.
O (Deccal) kırk gün kalacaktır. Ancak bir günü bir sene gibi olacak. Bir günü bir ay, bir günü bir hafta gibi olacak. Diğer günleride sizin günleriniz gibi olacak. Bu hadisi zikredince Sahabe sordu:
—Ya Rasulullah! Bir sene kadar olacak o günde bize bir günün namazı yetecek mi?
Buyurdular ki:
—Hayır, o gün için miktar ayırın dedi.
… Deccal çıktığı zaman, üç defa öyle bağırışla nara atar ki, onun sesini maşrik ile mağrip halkının hepsi işitir.
O Peygamber olduğunu iddia edecek, O ise benden sonra Peygamber gelmeyecektir. O Rab olduğunu söyleyecek, hâlbuki siz ölmedikçe Rabbinizi göremiyeceksiniz. O şaşıdır, Rabbınız şaşı değildir, onun iki gözü arasında kâfir yazılıdır. Okumasını bilende bilmeyende bunu rahatlıkla okuyacak.
Onun cenneti cehennem, cehennemi ise cennettir. Her kim onun cehennemiyle karşı karşıya kalırsa Kehf suresinin başlarını okusun. O cehennem ona soğuk ve selamet bir hale inkılâp eder. Tıpkı İbrahim (a.s) hakkında olduğu gibi. Onun daha birçok şöyle şöyle fitneleri olacak.
Hadis-i şeriflerdende anlaşıldığı üzere İsa (a.s)’ın inmesiyle adalet sağlanacak, öyle ki kurtla koyun birarada dolaşacak, fakat bu emniyet kırk senelik ömrünün akabinde son bulcak.
YECÜC MECÜC
Yecüc- Mecüc Hz. Nuh’un Yafes neslinden, birer ikişer karış boyunda olan fitne kabileleri olup her tepeden yeryüzünü işgal ettikleri kanatine vardıklarında gök ehlini öldürdüklerini sanacaklardır. Onlar dediler ki; Zülkarneyn hakikat Yecüc ile Mecüc bu yerde fesat çıkaran kabilelerdir. Bizim ile onların arasında bir set yapma bir vergi verelim mi? (Kehf/49), Nihayet Yecüc ve Mecüc’ün seddi açıldığı zaman, onlar her tepeden hücum ederler ve hak olan vaad, kıyamet yakın olur (Enbiya/96–97).
Onlar öyle sansın Allah çekirge sürü misali üzerlerine mikroplar yağdırıp sağanak sağanak yok edecek.
Dabbatül Arz ise hadis-i şeriflerde Mekke’nin Ecyat adı verilen topraklardan çıkacak olan kuyruksuz, tüylü ve ayakları olan garip bir hayvan olarak nitelenir. O sözün manası (gazabı) kendileri aleyhinde vukua geldiği zaman yerden bunlar için bir Dabbe çıkarılır. Ki bu, hayvan onlara, insanların ayetlerinde kati surette inanmaz olduklarını, onlarla konuşur (Neml/82).
Âlimlerimiz hadisi şeriflerin ışığında ahir zamanda Kuran’ın kalp ve mushaflardan silineceği aynı zamanda Kâbe’nin yıkılacağını belirtiyorlar ve haktır.
Yine güneşte kıyamet alemetlerinden olup batıdan doğacaktır. Çünkü Rabbül Âlemin “Güneşle ay bir araya getirildiği zaman” (Kıyamet/19) beyan buyuruyor. Kıyametin kopmasına yakın güneş battığı yerden doğunca gökyüzünün ortasına kadar yükselip sonra geri dönecek ve tekrar doğu tarafından doğacaktır (hadis). Bu hadisten hareketle geri dönmekten öğlenin vaktinin girdiği anlaşılır. Güneşin batıdan doğmasıyla, gece üç gece uzunluğunda olacak fakat insanlar farketmeyecek, ancak geçtikten sonra farkedecekler, bu durumda beş vakit namazın kazası lazım gelecektir. Zira burada fazlalık iki gecedir. Yani bu iki gece bir günle bir gece yerine sayılacaktır, dolayısıyla bu geçen süre için beş vakit namaz vardır.
BERZAH ÂLEMİ
Bu Ümmet-i Muhammed’e ekseriya yetmiş yaşında ölüm-hak vaki oluyor, yüz yaşını aşan çok az. Allahü Teala önce emaneti göklere, yerlere ve dağlara verdi ama üstlenmediler. İnsan ise üstleniverdi, böylece Allah insanı kendine halife seçti. Bu yüzden insanoğlu hem dünya, hem kabir hemde ahirette sürekli muhatap kılınmış. Dünyada iken nasıl beşeri münasebetlerde bulunuyor idiysek buna benzer bir durumla mü’minlerin ruhları kabirde birbirlerini ziyaret edeceklerdir. Her âlemin hayat süreci olduğu muhakkak…
Kabir hayatına berzah alemide denir. Cesed toz veya kül olsada, ya da tamamen ortadan kaybolsa bile her şekilde kabir suali vardır. Allah dağılan parçaları, hatta zerreleri toplayacağını buyurmakta çünkü… Kabir azabı çeken mevta, toprağa karışan bedeni ruh ile bitişik sayıldığından hem beden hem de ruh elem duyarlar. Dediler ki;
—Ya Rasululah! Cesette ruh olmadığı halde et nasıl acı duyar, sızlanır.
Buyurdular ki;
—Senin, diş’inin acıdığı gibi acı duyar, hâlbuki diş’inde ruh yoktur! Şüphesiz
kabrin sıkıştırması vardır. Nitekim Allah (c.c); Biz onlara büyük azaptan başka daha hafif bir azabı tattıracağız (Secde/21) buyurmakta.
Resulü kibriya, Kabir azabından Allah’a sığınırım buyurdu. Bazı kimselerden kabir suali kaldırılır. Hatta sıddıklar, şehitler, nöbet tutanlar, her gece mülk ve secde surelerini okuyanlar, taun, kanser, kesilmeyen ishal, ölümcül hastalığa sabredip ölenler, hatta cuma gecesi vefat edenlerden de sual kaldırıldığı gibidir. Fakat insanlar arasında söz götürüp getiren, idrardan sakınmayan, taharetini temiz tutmayanlar kabir azabına düçar olurlar.
Peygamberlerin cesetleri toprak çürütmez hatta şehit ve evliya-i kiramında.. İnsanların çürür ancak kuyruk sokumunda var olan eğe kemiği denilen kemik çürümez, zaten ilk yaratılış onun üzerinde, dirilişde onunla olacak.
MAHŞER
Kıyamet İsrafil’in üflemesi ile hamile kadın çocuğunu düşürür, herkes sarhoşlaşarak korku içinde; Bu yere ne oluyor deyip durur. Haşir toplanmak manasınadır, yani Allahın huzurunda bulunmak demek. İsrafil ikinci kez üfürmesiyle başlar haşir. Üfürmeye Nefha’da denilir. Sur’un sesini duyan mahlûkat arasat meydanında toplanacaklardır. Rabbimiz; Sonra Sur’a ikinci kez üfürülür, birde bakarsın ki herkes kabrinden kalkmış ne olacağını bekliyor (Zümer 68). Hepinize ölüm sarhoşluğu gerçekten gelir. O zaman size: Ey İnsan işte bu, senin kaçıp durduğun şeydir denir.. Herkes yanında şahitlik yapacak birlikte mahşere gelir.. Herşeyi net görürsün (Kaf, 19–22) beyan buyurmakta. Yine Allah Teala; İnsanlardan başka melekler, hayvanlar, şeytanlar ve cinlerde mahşerde toplanacağını (Enam 38), Kabirden kalkış ve mahşere geliş esnasında insanların çıplak, yalın ayak ve sünnetsiz geleceğini, herkesin grup grup, sınıf sınıf, bölük bölük sevk edileceğini (Kahf 48, Nebe 8), mahşerde herkes dünyada tanışıp sevdiği imamı (önderi) ile birlikte geleceğini, Hz. Peygamberin Liva’ül hamd sancağın altında, bu imamlar ile birlikte geleceğini ve dostlukları sırf dünyalık üzerine kuranların birbirlerine lanet okuyacaklarını (Sebe31–33, Ahzab 67–68) haber vermiştir..
Resulü Ekrem ilk cennete girecek elçidir (Buharı). Efendimiz insanların üç halde mahşere yaya, binekli, yüzüstü sürünerek sevk edileceğini ve ümmetini abdest azalarında parlayan nurdan tanınacağını bildiriyor. Nitekim Rabbül Âlemin; Onların dönüşü bizedir, hesaplarını görmede bize aittir (Gaşiye 25–26) buyuruyor.
Şirk koşanlara şirk koştuğunuz kimselere yalvarın denilecek ilk sorgu iman ve namazdan olacak, sonra mizana en güzel ahlak konacak, dört şeyden hesap sorulacak; ömrünün nerede tükettiği, gençliği nerede geçirdiği, malını nasıl ve nerelerde harcadığı, ilmi ile amel edip etmediği (Tirmizi) diye. Çocuk ve delilere hesap ve azap yoktur, onlar doğrudan cennete gireceklerdir. İtiraz edenlerin uzuvları şahit olacak, cehennemlik bir kimsenin üzerinde cennetlik birisinin hakkı olsa onu ödemeden cehenneme giremeyecektir, bundan dolayı kul hakkına dikkat etmelidir. Rasulüllah (s.a.v); Kimin, müslüman kardeşinde zulmen alınmış bir hakkı varsa, paranın bulunmayacağı kıyamet gününden evvel, onunla helalleşsin, helalleşmeden önce ölürse zulmettiği kadarı alınıp mazluma verilir. Eğer zalimin iyiliği yoksa mazlumun kötülükleri alınıp o zalime yüklenir diye buyurdular. Demek ki hasımlaşmak sevap almak ya da vermek şeklinde ödeştirilecek. Hayvanların arasında da hesaplaşma söz konusu olup kısas uygulanacak, boynuzsuz koyun boynuzludan hakkını alacağı gibi haklar ödeştirilecek, sonra toprak olun denilecek: Toprak olduklarını gören kâfirler onlara imrenip; Keşke bizde toprak olsaydık (Nebe:40) diyeceklerdir. Kıyamet gününde Arş, Kürs, Levh, Kalem, Cennet, Cehennem ve ruhlar yok olmayacak, hepsi ebedül ebed var olacaklardır.
Cennet ve cehennem yaratılmış olup, şuanda hazır durumdalar. Hz. Rasululah Miraç’ta cenneti ve cehennemi görmüştür. Cennet sekiz, cehennem yedi tabakadan ibaret olup her ikiside ebedidir, son bulmazlar. Cennet yukarda cehennem ise alttadır. Cennetin en büyük nimeti Allahın Cemal’ini seyretmek olacak, birde Rasulullah’a komşu olmaktır. Cennet’in kapıcısına Rıdvan, hizmetçilerine ise Huri ve Gılman adı verilir. Dünyada karı-koca olanlar cennette de beraber olacak, kocası olmayanlar cennet ehli olan kimselerle evlenecekler. Cennette ihtiyarlanmak yok, gayret ve çalışma yok, orası keyf ve rahatlama yeridir. Cehennemde ise eriyen vücut yeniden yaratılıp azap taze tutulacaktır.
Ahiret, diriliş, mizan hepsi hak.. Mizan kurulduğunda cehennem ateşin dehşetini gören peygamberler bile yönünü Arş’a çevirip; Nefsi nefsi diye feryat edecekler, sadece Habib-i Kibriya ümmeti ümmeti diyecek.
Velhasıl kelam; Rabbül Âlemin; Kıyamete amel defteri sağ eline verilen kolay bir hesap ile hesap görecektir ve sevinçli olacak ehline dönecektir. Fakat kitabı arka taraftan verilen artık helak diye bağıracaktır ve cehenneme girecektir. Çünkü o evinde sevinçli ve keyifli idi (İnfak/7–13), Kıyamet gününde adaletle tartacak olan tartı aletleri koyacağız (Enbiya/147) diye buyuruyor.
Vesselam.