Ana Sayfa » Genel » Cennet Yurdu

Cennet Yurdu

CENNET YURDU

ALPEREN GÜRBÜZER

George Gamow bir kitabında özetle; Hayat denilen olgunun aslında termodinamik kanunlarına aykırı olduğunu, buna rağmen yine de canlılık olabiliyor. Normalde Termodinamik kanunların gereği canlılığın olmaması gerekirdi. Belli ki araya giren faktör nedeniyle canlılık bir realite olarak karşımızda durmaktadır tarzında izah etmeye çalışır. Hatta bu izahını masanın üzerinde duran bir bardak suyla örneklendirir. Şöyle ki; su molekülleri tıpkı diğer moleküller gibi devamlı hareket halindedir. Düşünsenize hareket halindeki su molekülleri devamlı yukarıya doğru ivme kazansalar kim bilir halimiz nice olurdu. Olacak olan malum, sakin halden bir anda yukarıya doğru fırlayan su hortumu eşliğinde tsunami dalgasına benzer bir başka tufan olayıyla karşı karşıya kalacaktık. Neyse ki bizi koruyan güç sayesinde tehlikeli olmuyorlar. Demek ki fiziki olayların işleyişinde düzensiz moleküler hareket söz konusudur. Tek yönlü bir hareket olsaydı her an felaket kapımızı çalabilirdi elbet. Şimdilik böyle bir felaketin olmayışı imkânsız olmasından değil, vakti saati geldiğinde yaratıcı güç dilerse bu olay gerçekleşebilir de. Zaten bunun vuku bulması kıyamet anlamına gelip, ardından cennet ve cehennemin yer aldığı ebedi bambaşka bir hayatla buluşmak demektir. Bilindiği üzere cennette zaman ve ağırlık ivmesi olmadığından enerjiye ihtiyaç duyulmaz. Dünyada ise yer çekim ivmesi ve birtakım sergilediğimiz eylemlerimiz gereği enerjiye de ihtiyaç vardır. Dolayısıyla yer çekim ivmesi sadece cisimleri değil hava akımını da yeryüzüne bağladığı için atmosferi oluşturan gazlar dünyamızdan kolay kolay firar edemiyorlar. Anlaşılan çekim gücü hem dünyamızı, hem de uzayda serbest halde dolaşan atomları denge de tutabiliyor. Böylece çekim ivmesinden nasiplenen uzaydaki atomlar kendilerini bir anda kozmik bulutların oluşmasıyla birlikte yoğunlaşıp yıldız kümelerini meydana getirmek gibi bir vazifenin içerisinde bulurlar.
Öyle anlaşılıyor ki dünyamız kendine özgü yarıçapı ve kütlesiyle ayarlanmış bir yer çekim kuvveti eşliğinde atmosfere göbekten bağlıyız. İyi ki de bağlıyız, çekim gücü sayesinde havanın yeryüzünde tutulmasıyla birlikte nefes almamız sağlanıyor. Yine keza çekim gücü sayesinde yağmur bulutlardan koparılıp rahmete bürünürüz. Dahası yer çekimi ivmesiyle ağırlığımız artıp ayağımız yerden kesilmemiş olur. Derken hallaç pamuğu misali dünyanın dış kabuğundan dışarı fırlamaktan kurtuluruz. Fakat eninde sonunda dönüp dolaşacağımız yer, ya cennet yurdu, ya da cehennem yurdudur. Nitekim yer çekim kuvvetine bağlı olarak cereyan eden birtakım eylemlerimizin bedenimizde açtığı yıpranmışlık bizi ihtiyarlıkla buluşturup, son nefesimizi teslim ettiğimizde sefasını ve cefasını sürdüğümüz dünya hayatından göçmemize neden olacaktır.
Hepimiz Arşimed kanunuyla adından sıkça söz ettiren Arşimed’i duymuşuzdur. Baksanıza adamcağız her zaman ki gibi banyosunu yapıyordu, ama bu sefer ki banyo diğerlerinden farklıydı. Zira elindeki hamam tasını gayri ihtiyarı su dolu kovaya düşürmüştü. Birde ne görsün tas suyun dibine dalmamış, tam aksine su üzerinde yüzüyordu. Bu durum karşısında heyecandan olsa gerek sevinç naraları eşliğinde ‘buldum, buldum..’ diyerek yarı çıplak bir vaziyette dışarı fırlayıverir. Tabii etraftan görenler, onun bu halinden dolayı delirmiş dediler. Oysa Arşimed Allah’ın bir kanunu olan suyun kaldırma kuvvetini bulma heyecanından olsa gerek çıplak olarak bile dışarı çıkmaktan kendini alıkoyamamıştı. Ne diyelim inşallah Arşimed’in sevincine benzer bir durumla bizler de sefasını ve cefasını çektiğimiz şu dünyanın üzerimizdeki ağırlığından kurtulup, kuş tüyünden hafif diyebileceğimiz cennet denizinde yüzenlerden oluruz.
Peki, madem suyun kaldırma kuvveti var, o halde havanında kendine has kaldırma kuvveti olmalı. Nitekim bu kuvvetten söz edecek bilge insan çıkar da. Nasıl ki suyun kaldırma kuvvetini Arşimed bulduysa Otto von Gueric’te baroskop denen aletle havanın kaldırma kuvvetini keşfetmiştir. Aslında gerek Arşimed, gerekse Otto von Gueric’in keşfettiği bu kanunlar cennet yurdumuzda bir gün bir balık misali suda yüzeceğimize dair işaretler taşıdığı gibi, aynı zamanda bir kuş misali uçacağımıza dair müjdelerdir. Anlaşılan asıl yurdumuz narin, bir o kadarda hafif su kaldırma kuvvetini andırır rahatlıkta kurulu bir mekân.
Belli ki Kur’an da; “Sidretü’l Münteha’da ki barınılacak cennet, onun yanındadır” (Necm suresi ayet 4–15) ayetinde geçen ‘Sidretül münteha’ ile yaratılış ve mekânlar arasındaki sınıra vurgu yapılıyor. Mesela Peygamberimiz Miraç’a yolculuk yaparken sidretü’l münteha’ya geldiğinde melek; ‘Ben ancak buraya kadar gelebilirim, bundan ötesine taşamam’ diyerek Allah’ın izniyle Peygamberimize mekân ve zamanın ötesine geçme imkânı tanınmıştır. Yani Allah Resulü maddi boyutun ötesine ilahi izinle geçerek miraç gerçekleşmiştir.
Bilindiği üzere kutsal kitaplarımızda sekiz adet cennet varlığından bahsedilir. Özellikle bunlar arasında Cennetül Meva’nın maddi sınırın bittiği yerden başladığına dikkat çekilmektedir. Hakeza Allah-ü Teala Cennetten bahsederken; “Altından ırmaklar akan cennet’’ diyor. Peki, neden ‘içerisinden akan cennet ırmağı’ değil de, ‘altında ırmaklar akan cennet’ ifadesi yer alıyor hiç düşündünüz mü? Çünkü ırmağın altından akması tam manasıyla fiziki gerçeği ortaya koyuyor. Zira ağırlık ve çekim etkisinin yumuşaklığını anlamlandırmak için ‘Altından akan ırmaklar’ ifadesi dikkatimize sunulmuş. Zaten aksi söz konusu olsaydı kütle çekim veya ağırlık akla gelecekti ki, bu durum zaten dünyamıza mahsus fiziki bir olaydır. O halde Rabbül Âlemin dünya hayatı ile cennet hayatının arasındaki farkı ortaya koyacak bir beyanla fizik ötesi âleme dikkatimizi çekmeyi murat etmiştir. Böylece Allah-ü Teala narin ve zariflik gereği “altından ırmaklar akan” diye nitelendirdiği cenneti inananlara hediye eyleyecektir. Aynı zamanda bu ifade bize cennetin annelerin ayağı altında olduğunu da hatırlatıyor.
Demek ki; âlemlerin her biri açılan sayfalar hükmündedir. İşte bu açılan sayfalardan biri de cennettir. O halde ne mutlu sonsuzluk üzere dizayn edilmiş cennet yurduna kavuşabilene.
Velhasıl, ölümlü dünya ile ölümsüz cennetin farkını gravitasyon (kütle çekim) kavramı ile aralamaya çalıştık ancak, sonrası bilgimizin ötesinde ve bizleri aşar da.
Vesselam.

https://twitter.com/#!/Alperengurbuzer

Hakkında: dedekorkut1

İlginizi Çekebilir

Surelerin Sıralı Olarak Listesi

Surelerin Sıralı Listesi Namaz Surelerinin Sıralanışı Kuranı-ı Kerim’de Fatiha suresinden Nas suresine doğru bir sıralama …

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir