Ana Sayfa » Genel » Şeytan ve Cehennem

Şeytan ve Cehennem

ŞEYTAN VE CEHENNEM

ALPEREN GÜRBÜZER

Muaz b. Cebel rivayet ediyor:
Ensar’dan birinin evinde sohbet dinliyorduk, dışarıdan bir ses geldi o an, meğer içeri girmek için izin isteyen bir çağrı idi. Bu ses üzerine Resulü Kibriya Efendimiz (s.a.v);
—Kimdir o bilir misiniz?
Sahabeyi Kiram:
—Allah Resulü bilir, biz bilemeyiz dediler, bunun üzerine Resulü Ekrem (s.a.v);
—O lanetlenmiş şeytandır deyince, Hz. Ömer her zaman ki gibi ileri atılıp;
—Ya Rasulüllah! İzin ver onu öldüreyim dedi.
Allah Resulü:
—Ya Ömer! Sakin ol. Bilmiyor musun Allah o lanetlenmiş şeytana kıyamete kadar mühlet vermiştir, hele bir kapıyı açın içeri girsin bakalım derdi neymiş bir görelim.
İçeri girince şeytan selam verdi:
Resulü Ekrem (s.a.v):
— Selam Allah’ındır, sen ise lanetlenmiş şeytansın, bir iş için geldiğini söyledin, söyle bakalım neymiş o iş?
Şeytan cevaben:
—Buraya kendi arzumla gelmedim, mecburiyetten geldim. Allah tarafından gönderilen melek geldi bana:
—Âdemoğullarını nasıl kandırdığını anlatacaksın dedi ve ardından;
Eğer anlatacaklarına yalan katarsan herkesin önünde rezil eder, seni yakarım tehdidini ilave etti. İşte ben, bu emir üzerine karşınızdayım, cümle âleme rezil, ya da herkesin oyuncağı olmaktansa her şeyi anlatmaya hazırım, buyurun istediğin suali sorabilirsin:
Resulü Kibriya (s.a.v):
— Yeryüzünde en çok sevmediğin kim?
Şeytan:
—Sen dedi.
—Benden sonra kim?
—İnançlı genç,
—Sonra?
—Şüpheli şeylerden kaçan âlim,
—Sonra?
—Temizlik yaparken yıkadığı yerleri üç defa yıkamaya devam eden,
—Sonra?
—Halinden şikâyet etmeyen sabırlı fakirler…
—Sonra?
—Şükreden zengin.
—Peki, ümmetim namaza durunca senin halin nice olur?
—Beni adeta sıtma tutup, titrerim.
—Neden?
—Kul secde edince bir derece yükselmesinden ötürüdür.
—Peki, ya oruç tuttukları zaman?
—İftara kadar esir misali bağlanırım.
—Peki, Ya Hac yaptıkları zaman?
—Çıldırırım,
—Ya Kur’an okudukları zaman?
—Kurşun gibi eririm,
—Ya sadaka verdikleri zaman?
—Halim yaman olup testereyle kendimi doğranılır hissederim.
—Sebebi?
—Çünkü Allah; sadaka veren ihsanda bulunur, cehennemle arasında perde kılar, belayı sıkıntıyı üzerinden alır vs.
—Ebubekir hakkında ne dersin?
—O cahiliye devrinde bile bana itaat etmedi,
—Peki ya, Ömer b. Hattab için ne dersin?
—Onu görünce kaçacak delik ararım ve kaçarımda,
—Osman b. Affan için ne dersin?
—Meleklerin bile hayâ ettiği biri, dolayısıyla onu görünce utanırım.
—Ali için ne dersin?
—Ben onu bırakırım, ama o beni bırakmaz.
Resulü Ekrem (s.a.v) cevaplar kısmen bitince:
—Ümmetime ihsan eden ve seni şaki kılan Allah’a hamd olsun dedi.
Şeytan:
—Heyhat, heyhat. Ben o vakte diri kaldıkça ümmetin için nasıl rahat olabilirsin ki, ben onları kan damarlarında dolanır ete karışır, ama onlar fark etmezler bile, hiçbirinin kurtuluş şansı yok, ancak Allah’ın halis kullarını saptıramam der.
Allah Resulü;
—İman sahibi olup da iflas etmiş kullar kim?
Şeytan:
—Parayı ve malı çok sevenler, mal sevgisi günahların en büyüğü bilmez misin? Malı mülkü olup da ihlâs sahibi olanı gördüğümde kaçarım zaten. Ya Muhammed! Benim yetmiş bin çocuğum var olup, her biri kendi alanında görevli ve her çocuğumla birlikte aynı zamanda yetmiş beş bin tane şeytan var; onlardan bir kısmını din adamlarına, bir kısmını gençlere, bir kısmını ihtiyar kadınlara musallat ederim… Gençlerle aram çok iyi, çocuklarla bizimkiler iyi oynarlar, bir kısım zahitlerden ihlâsını almayı başarır, farkına dahi varamazlar. Bilmez misin Rahip Barsa; tam yetmiş yıl ihlâs içerisinde Allah’a ibadet etti, öyle ki herkese şifa kaynağı oldu, duasıyla hastalar iyi oldu, ama peşine takıldım zina etti, katil oldu en sonunda da küfre girdi.
Şeytan konuşmasının bu bölümünde de:
—İlk yalan söyleyen benim, kim yalan yere yemin ederse o benim dostumdur. Gıybet
Şenliğimdir. Her kim bir konuda karşısındakini inandırmak amacıyla hanımından boşanmak üzere yemin ederse, o konuda gerçek ortaya çıkıncaya kadar hanımı ona haram olur, kıyamete kadar doğacak çocuklar hep zina çocuğu olur, yani ağzına alınan o boşanma kelimesi yüzünden hepsi cehenneme girer… Namaza gelince; namaz kılmak isteyene vesvese veririm, şöyle ki; henüz daha vakit var, ya da şimdilik işine bak sonra kılarsın derim, eğer namaz kılarsa bu defa da üfleyince, o esnemeye başlar, elini ağzına kapamazsa küçük şeytan girer, dünyevi bağlarını çoğaltır dediklerimizi yapar böylece. Ümmetine bunun gibi ne tuzaklar kurarım, ne tuzaklar, daha neler, neler. Fakirlerine, zavallılarına namazı bırakmalarını emrederim, namaz Allah’ın bolluk verdiği kimseler için. Sonrada hastalara gider onlara; iyi olduğun zaman çokça kılarsın telkininde bulunur, böylece namazını bırakmasını sağlarım, bu durumlarından dolayı küfre girebilirler de, şayet ölüp giderse Allah’ın huzuruna çıkarken, Allah’ın öfkesiyle karşılaşır. Ya Muhammed! Ümmetinin altıda birini dininden çıkardığım halde hala nasıl ferahlık duyuyorsun?
Efendimiz(s.av):
-Ey lanetlenmiş şeytan! Arkadaşların kim?
Şeytan:
—Faiz yiyenler,
—Dostun kim?
—Zina edenler,
—Yatak arkadaşın kim?
—Sarhoşlar,
—Misafirin kim?
—Hırsızlar,
—Elçin kim?
—Sihirbazlar,
—Gözünün nuru kim?
—Eşini boşayanlar,
—Sevgilin kim?
—Cuma namazını bırakanlar,
—Senin kalbini ne kırar?
—Cihada koşan atların kişnemesi,
—Senin cismini ne eritir?
—Tevbe edenlerin tevbesi,
—Peki, ciğerini ne parçalar?
—Allah’a bol bol tevbe edenler,
—Peki, yüzünü ne ekşitir?
—Gizli sadaka,
—Peki, gözlerini kör eden nedir?
—Gece namazı,
—Peki, başını eğdiren ne?
—Namazın vaktinde cemaatle kılınması,
—Sana en sevimli gelen insanlar kimler?
—Namazını bilerek kasten bırakanlar,
—İnsanların en şakisi kimler?
—Cimriler,
—Seni işinden ne alıkoyar?
—İlmi toplantılar,
—Yemeğini nasıl yersin?
—Sol elimle ve parmaklarımın ucu ile.
—Peki, sam yeli estiği veya ortalığı sıcaklık bastığı zaman çocuklarını nerede
gölgelendirirsin?
—İnsanların tırnakları arasında,
—Rabbinden neler talep ettin?
—On şey:
1-Allah’tan Âdemoğullarının malına ve evladına ortak ede dedim, isteğim
kabul gördü. Her besmelesiz kesilen hayvanın etinden karışan yemekten, faiz ve haram karışan yemekten yerim, cinsi münasebet esnasında Allah’a şeytandan sığınmayan kimse ile birlikte hanımı ile birleşirim. Her kim hayvana binerken helal yola değilde, aksi istikamet duygusuyla yola çıkanla beraber yoldaş olurum,
2-Bana ev vere talebinde bulundum, hamamlar bana ev olarak verildi.
3-Bana bir mescit ver dedim. Pazaryerleri bana mescit yaptı.
4-Okuma kitabı istedim, şiirleri okuma kitabı yaptı.
5-Benim için ezan istedim, mezmurları verdi.
6-Yatak arkadaşı istedim sarhoşlar verildi.
7-Bana yardımcılar istedim, kaderiye mezhebinden gidenleri verdi.
8-Kardeş istedim, mallarını günah yolunda harcayanlar verildi.
Allah Resulü bir ara:
—Eğer söylediklerini, Allah’ın kitabındaki ayetlerle ispat etmeseydin seni tasdik
etmezdim. Sonra şeytan devam etti sözlerine:
9-Allah’tan diledim ki Âdemoğullarını ben göreyim, ama onlar beni göremeyeler. Nitekim dileğim kabul gördü.
10-Âdemoğullarının kan damarlarında bana yol yap, bu da oldu. İşte ben bu özeliklerimle övünürüm. Benim bir oğlum vardır, adı: Ateme olup, bir kul yatsı namazını kılmadan uyursa kulağına gider işer, bir oğlum var onun adı da: Mütekazı olup ibadetlerini gizli yapan kulun amelini açığa çıkmasına muvaffak olur ve böylece Allah yüz sevabının doksan dokuzunu yok eder bir sevabı kalır. Diğer oğlumun adı da Kühayl olup insanların gözlerine sürme çekerek uyuklarlar, böylece âlimlerin sözlerini dinlemekten mahrum kalıp sevap kazanamazlar.
Bu sıralamaları yaptıktan sonra da şeytan anlatmaya devam etti:
—Her kadının kucağında mutlaka şeytan oturur, o kadına bakanların gözlerini allayıp
pullayıp güzel gösteririm, sonra kadına emirler yağdırıp elini, kolunu göster vs. der hayâ perdesini tırnakları ile yırtmasını sağlarım. Şu da bir gerçek bir kimseyi sapıklığa ve isyana sürüklemek için elimde imkân yok, ama vesvese veririm, bir şeyi güzel gösteririm. Nasıl ki senin elinde hidayet yok, olsaydı yeryüzünde tek bir kâfir bırakmazdın, aynen öylede bende şaki yazılan kimselerin sebebiyim. Said anne karnında iken saiddir, şaki olanda anne karnında şakidir deyince Resulü Ekrem (s.a.v) şu ayeti kerimeyi okudu:
Bunlar, ta sonuna kadar böyle değişik şekilde devam edecek. Ancak Rabbın esirgedikleri hariç.(11/119), Allah’ın emri behemehal yerini bulan kaderdir(33/38).
Ayeti celileri okuduktan sonra şöyle dedi Allah Resulü:
—Ya Ebamürre (İblis)! Acaba senin bir tevbe etmen ve Allah’a dönmen mümkün mü? Cennete girmene kefil olurum. Söz veririm.
İblis:
—Ya Resulullah! İş verilen hükme göre oldu. Kararı yazan kalem kurudu. Kıyamete
kadar olacak işler olacaktır. Seni insanlar içinden, beni de şakilerin efendisi kılan Allah’tır. İşte bu söylediklerim sana son sözümdür, söylediklerim doğrudur der. Böylece karşılıklı soru cevap şeklindeki konuşma sona erer (Bkz. Muhyiddin Arabî Şeceret’ül Kevn adlı eserinden iktibas edilen ‘Şeytanın hileleri’ adlı küçük risale, Hacegan).
Yukarıdaki bütün soru cevap şeklinde konuşmalarının ardından anlaşılıyor ki insanın şu üç düşmandan kaçınması gerekiyor. Birincisi nefsi, ikincisi şeytan, üçüncüsü ise kötü arkadaştır. Çünkü Rabbül âlemin; “Allah katında en şerefliniz Allah’tan en fazla korkanınızdır” (Hucurat–13) buyuruyor. Bakın Peygamberimiz (s.a.v) Allah’ın Habibi olmasına rağmen “Emr olunduğun şekilde dosdoğru hareket et” (Hud, 12) Ayeti Celile’sine muhatap kalıp, bu emrin gereğini yapmasıyla birlikte sabahlara kadar ibadetten dizleri şişecek derecede ibadet etmiştir. Şeytan ise;
—Bende elimden geldiği kadar senin mahlûkatını yoldan çıkarıp azdıracağım sözünü vermiştir.
Allah-ü Teala da;
—And olsun ki cehennemi senden (türeyenlerle) ve Âdemoğullarının hepsiyle dolduracağım (Sad:85) buyurmuştur.
Seyda Hz.leri;
—Şeytan şeytanlığı ile sözünü yemezken, hâşâ Rabbül
Âlemin mi sözünü yerine getirmeyecek. Muhakkak ki; Yüce Mevla sözünü yerine getirecektir diye beyan buyurdu.
MAĞARADA Kİ ABİD
Hz. Âdem’in buğday ağacından yemesi küçük günahtı, ama cennetten atılmasına neden oldu. Demek ki küçük büyük demeden günahlardan uzak kalmalı.
Bir zamanlar bir abid (Allah’a ibadet eden) vardı, mağaraya çekilmiş ibadet ediyordu. Öyle ki hastalananlar onun duası ile şifa buluyordu. Padişahın bir delirmiş kızı vardı, çare olur diye Abide gönderir. Bu arada fırsattan istifade şeytan, abide vesvese verir;
—Ne hoş, ne güzel kız, deli olduğu için tehlike yok diye telkinde bulunur. Abid başını kaldırıp kıza bakınca şeytan hemen şehvetini kamçılayıp padişahın kızı ile zina yapmasına sebep olur.
Şeytan bununla da kalmaz Abide bu sefer;
—Bak yarın bu kız akıllanır babasına anlatabilir bu durumu, sen sen ol bu işi kapatmaya bak. Tek çare öldürmek, öldürdükten sonra falancı yere gömersin, babası sorduğunda benden izin istedi gitti dersin böylece mesele kapanmış olur.
Abid denileni yapar da. Şeytan sinsi planın adım adım uygulayarak tan bu defa padişaha durumu haber verip;
—Eğer bana inanmıyorsanız başımı vermeye razıyım der.
Gerçekten de kızın gömüldüğü yer gösterilir. Derken abid elleri bağlanmış halde boynuna ip geçirilir. Şeytan işte o an son hamlesini yapıp idam sehpasında abide;
—Eğer bana secde edersen bütün bu başına gelenlerden kurtarırım der. Bu teklifin akabinden abid secde ettiğinde hem imanından olur hem de canından.
İşte şeytanın tuzakları denen ilginç kıssa buna derler. Bir insan âlimde olsa zahit de olsa, her ne olursa olsun şeytanın şerrinden emin olamaz. O halde Allah’a sığınmaktan başka çaremiz yok.
ŞEYTANIN AKİBETİ
Satanistler şeytana tapa dursunlar, müminler sırat-ı müstakim üzere olmanın çabasıyla kurtuluşa erenlerden olurlar. Zira Allah mümin kulun hüsnü zannı üzerinedir. Dolayısıyla son nefese kadar ümit varız.
Her şey fani, baki olan Rabbül Âlemin. Nasıl mı?
Bu sorunun cevabı şeytanında ömrünün son demlerinde yaşayacaklarında görürüz. Şöyle ki; Ehlisünnet âlimlerin kitaplarında okuduklarımdan çıkardığım sonuç şu:
Ölümle vazifeli melek bütün mahlûkatın canını aldıktan sonra şeytanın da canını almak için avcı misali peşine düşer. Şeytan kaçacak delik arayacak tabii. Azrail ise sürekli onu kovalayacaktır. Şeytan kurtulamayacağını anlayınca yer katmanlarına gizlenecek, fakat Azrail orada da ardına düşecektir. Şeytan bu sefer gökyüzüne uçuşacak, sema katlarında da Azrail peşini bırakmaz, derken şeytan bu kez izini kaybetmek için denize dalacaktır. Derken Azrail bu noktadan sonra artık bitap düşmüştür. Öyle ki:
–Allah’ım onu yakalayamamaktan aciz kaldım demek zorunda kalır.
Allah-ü Teala:
—Cehenneme var orada cehennem malikini gör, sana yetmiş beş bin cehennem köpeğini emrine versin, onlarla şeytanı ara bul.
Azrail emir gereği yetmişbeşbin köpekle şeytanın ardına düşer, fakat yine bulamaz, tekrardan Allah’a iltica etmek zorunda kalır. Rabbül Âlemin yetmişbeşbin köpek daha ilave ettirir, yine şeytan yakalanamaz. Bu defa üçüncü bir yetmişbeşbin köpek ordusuyla şeytan kovalanır, artık kurtuluşun olmadığını anlayan şeytan can havliyle Hz. Âdem’in mezarına kapanır, toz toprak içerisinde bütün köpekler üzerine üşüşür ve Azrail nihayet yetişip şöyle der:
—Ey melun! Allah Âdem’i yarattığında Âdem’e secde et dendiğinde secde etmedin de şimdi mi akıl edip toprağına kapanıyorsun?
Şeytan:
—Hayır, ben secde etmiyorum deyip başını kaldırınca Azrail ruhunu o anda kabz eder.
Şeytan Allah’a beş yüz sene yer ve gökte taat ve ibadet ederek geçirdi, neredeyse secde etmediği yer kalmadı. Ne var ki emri ilahiye’ye baş kaldırınca dergâhı ilahiden
kovulup lanetlenmekten kurtulamaz. Anlaşılan Âdem günahını gördü, şeytan ise amelini. Demek ki; insan amelini değil, günahını görmeli. Nitekim Rabbül Âlemin; “Benim yanımda Resulümün ümmetinden günahkâr olanların yalvarıp yakarmalarından daha güzel ses yoktur, ariflerin münacatı müstesna” buyuruyor.
Cehennemin ateşinin hararetinden insanın vücudundan kan ve irin akacak, hatta su yerine irinler içitilecek. Kurtuluş için tek çare Amel-i Salih’tir. Kölenin değeri efendisinden gelir derler ya, bizim de kıymetimiz Rasulüllah’a ümmet olmamızdır. Allah-ü Teala cennetin anahtarını Hz. Ebubekir’e verip istediğini cennete koy, istemediğini bırakma serbestsin buyuracak. İnsanın reisi büyük olunca Sddıkiye yolunda gidenleri zebanilerin eline teslim eder mi?
Firavun, Karun, şeytan ve diğerleri kibirleri yüzünden helak oldular. Gerçek akıllı ve pehlivan kıyamet günü başı önüne eğilmeyendir. Kıyamet gününde Saadatlar diye tabir edilen pehlivanlar var, yeter ki onları sevelim hürmette kusur etmeyelim. Bu yüzden Gavs- Bilvanisi (k.s); “Delikanlı yalnız kendi başına çalışan kimse değildir. Erkek o kimseye denir ki; hem kendisi kendine çalışır, hem de âlem ona çalışır” diye beyan buyurdu.
Kıyamet gününde cehennem meleklerin elinden kurtulup da, mahşer halkının üzerine hücum ettiğinde hiç kuşkusuz o an herkes; ‘nefsi, nefsi’ diye çırpınacaklardır. Zira yaşadığımız zamanımızda aynen öyle, içi boş can kafesinde ümit ışığı arar gibi çırpınmaktayız. İşte o an cehennem ateşini göz önüne getirmeli ki içinde bulunduğumuz vahametin farkına varıp günahlardan korunabilelim. Yeter ki; hayır işlemeye hevesimiz olsun.
Bir gün Behlül’ü görenler:
—Ey Behlül! Nereden geliyorsun?
Behlül:
—Cehennemden geliyorum.
Derler ki:
—Cehennemde ne işin vardı ki?
Behlül:
—Ateş almaya gitmiştim ama ateş yoktu.
Merak ederler:
—Efendim cehennemde ateş olmaz mı, bu nasıl söz?
Behlül:
—Evet, ateş yoktu. Cehennemde yanmayacaklar için ateş bulunmaz ki.
Gerçekten de İbrahim (a.s)’ı Nemrut’un ateşi yakmamıştı, daha doğrusu yakamamıştı. Yakmak şöyle dursun Rabbül Âlemin ateşe;
—Ey ateş İbrahim’e serin ve selamet ol (Enbiya:69) buyurunca ateş gül bahçesine dönüşüverdi. O halde inananlar ateşin Allah’ı sevenleri ve sevilenleri yakmayacağını bilmeli.
Bakın İbni Cüreyc ne buyuruyor, der ki;
—Cehennem yedi kattır. İlk katman günahkârlar için, ikincisi Yahudiler için, üçüncüsü
Hıristiyanlar için, dördüncüsü Yıldızlara tapanlar için, beşincisi ateşperestlere, altıncısı putperestlere, yedincisi münafıklar içindir.
Bir görüşe göre de; göz kulak dil, karın edep yeri, el ve ayaktan ibaret yedi vücut azasına karşılık cehennemde yedi kat olarak yaratılmıştır. Çünkü günahlar bu organlardan çıkmaktadır, o yüzden onların varacağı yer de yedi katlı olarak yaratılmıştır şeklinde yorumlanır.
Velhasıl; Şeytanın yolunu yol bilen Cehennem azabından kurtulamaz, bu böyle biline.
Vesselam.

Hakkında: dedekorkut1

İlginizi Çekebilir

Surelerin Sıralı Olarak Listesi

Surelerin Sıralı Listesi Namaz Surelerinin Sıralanışı Kuranı-ı Kerim’de Fatiha suresinden Nas suresine doğru bir sıralama …

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir